28 Nisan 2011 Perşembe

Anneme mektup =)

 
Sevgili Anneciğim;
 
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, sana şunları söylemek isterdim:
Sürekli bir büyüme ve değişme içindeyim. Senin çocuğun olsam da senden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalış.

Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsin. Bana oyunda, arkadaşlıkta, ve uğraşlarımda özgürlük tanı. Beni her yerde, her işimde koruyup kollamaya çalışma.
Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bana yanılma payı bırak. Kendi işimi kendim görmeye alıştır. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?

Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemseme. Ama sen beni şımartma. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak sen verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de verme. Sözünü tutmayınca sana güvenim azalıyor.

Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinme. Yoldan saptığımı görünce beni sınırla. Koyduğun kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak, hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığını görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

Beni dinle. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamaların kısa ve açık olsun.

Öğütlerinden çok davranışlarından etkilendiğimi unutma. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsin. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.

Çok konuşup çok bağırma. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. “Ben senin yaşında iken...” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.

Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakma. Beni, korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışma. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılama. Yanlış davranışım üzerinde durup düzelt. Ceza vermeden önce beni dile. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.

Beni yeteneklerimin üstünde işlere zorlama. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekle. Başarmam için beni destekle. Hiç değilse çabamı öv. Bana güvendiğini belli et. Beni başkalarıyla karşılaştırma; umutsuzluğa kapılırım.

Benden yaşımın üstünde olgunluk bekleme  . Bütün kuralları birden öğretmeye kalkma
Bana süre tanı. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkme. Beni köşeye sıkıştırma, yalana sığınmak zorunda kalırım. Seni çok bunalttığım sırada bile soğukkanlılığınızı yitirme. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki ben de sizi yabancıların yanında güç duruma düşürebilirim.

Bana haksızlık ettiğinizi açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine, beni size daha çok yaklaştırır.
Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.

Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarda sıraladığım istekler çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.

Benden, “örnek çocuk” olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusursuz ana baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi. Ama seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler…

(Çocuğunuz)

 
KAYNAK Prof. Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU (Çocuk Ruh Sağlığı)
                                                              Benim eklemelerimden :)
Murat hocamız okuduğu an post olacak demiştim  işte =)...

27 Nisan 2011 Çarşamba

Bir insanı ilk görüşte iyimi kötümü anlayabilirmisiniz ?



Her insanın içinde beslediği bir çok hapsolmuş duygu vardır. Siz bunun ne zaman çıkacağını bilemezsiniz. İşin doğrusu bunlar varmı onu bile bilemezsiniz. Bir çok ilk görüş vardır sadece yanınızdan geçebilir yada ikiniz aynı mekanda göz göze gelebilirsiniz. Göz göze geldiğinizde karşınızdaki insanı süzersiniz; tabiki çıplak gözle içinden geçenleri okuyamazsınız. Siz tipinden çok iyi bir kişi sanabilirsiniz ama o adam içinde o kadar kötü iş barındırabiliyordur ki buna her an hazırlıklı olmalısınız.

Karşınızdaki insanın kişiliğinden tahmin yürütebilirsiniz. Yani konuşma tarzından giydiği kıyafetden yediği yemekten duruşundan bakışından her özellikten faydalanabilirsiniz.  Fakat bunlar sizi asla doğru sonuca getirmez.  Siz sadece kafanızdaki soru işaretlerini yok etmiş olursunuz ama onun düşüncelerini asla okuyamazsınız. O insan sizi büyülediği an gözünüz hiç bir şey görmez işte o an siz  bitmişsiniz demektir. O insan sizin duygularınızı ele geçirmiş demektir. Siz o an sanki bir kralın emirleri altındaymış gibi hissedersiniz kendinizi. Televizyondada görülebiliyor. Bir maksatla kızı büyüleyen erkek onu kaçırdığında onunla göz göze gelmek bile istemiyor. İşte o an kız ne kadar yanıldığını farkediyor ama çok geçtir.

Yani biz gerçekten bir insanı ilk görüşte iyimi yoksa kötümü biri
olduğunu sadece  tahmin edebiliriz. Çünkü onun hakkında bir hüküm vermek istersek, hakkında kesin bir bilgiye gereksinim vardır. Bilgi, belge ve kesin yargı kararı...


LinkWithin